Gymbat.com organik, hormonsuz ve doğal besinleri işlenmiş ve suni olarak zenginleştirilen benzerleriyle karşılaştırarak kas gıdalarının besinsel açısından derinlemesine incelendiği bu makale ile süpermarket raflarını gözden geçiriyor.
Market raflarını doldurup taşıran binlerce ürün ile her gıda maddesinin ufak farklılıklarla birbirine benzer en az beş versiyonun olduğu bir çağda zor kazanılan kaslarınız için en iyi tercihi bilmek hiç kolay değil. Süpermarkette etrafınıza bir bakın; organik, otla beslenen, açık alanda yemlenen, doğal yetiştirilmiş, pestisit içermeyen, hormonsuz, vb. terimleri içeren etiketli ürünler görürsünüz.
Ancak bu ürünler benzer geleneksel ürünlere göre besinsel açıdan daha üstün müdür yoksa bu terminoloji sadece sizi daha yüksek fiyata daha sağlıklı besinler satın aldığınızı düşünmeye sevk eden bir pazarlama aracı mıdır? Peki ya konserveler, donmuş ve önceden paketlenmiş gıdalar? Bu ürünler pratik olabilir ama bedeniniz açısından ne pahasına? Vücut geliştirme gıdaları için alışveriş yaparken, tercihleriniz göz alıcı etiketler ile pratik seçeneklerden ziyade en başta beslenmeyi temel almalıdır. Başarılı bir vücut geliştirme programında doğru beslenmenin ne kadar önemli olduğunu bilirsiniz ve gerek duyduğunuz enerji için mümkün olan en iyi gıdaları tüketmek istersiniz. Bu nedenle izin verin de MuscleMag size gerçek ile kurguyu, kaliteli ürünler ile beslenme programınızı (ve cebinizi) sabote edecek ürünleri birbirinden ayırmanıza yardım etsin. HAYVANSAL ÜRÜN ARGÜMANI Vücutçuların kas dokusunu beslemek ve büyümeyi desteklemek amacıyla günlük olarak yüksek miktarda proteine ihtiyaçlar duydukları, dolayısıyla et ve balığın beslenmede esas ürünler olduğu bilinen bir gerçektir. Bu besin grubu dört temel ürün türünü içerir: taze, donmuş, konserve ve paketlenmiş dilimler ve porsiyonlar. Gelin hepsini sırayla ele alalım Taze ve Donmuş Ürünler Makrobesinler seviyesinde taze ve donmuş et ve balık ürünleri genellikle benzerdir. Ticari amaçla dondurma, gıdaları besin değerini kaybetmeden etkili bir şekilde korumak için kullanılan bir yöntemdir. 1998’de FDA donmuş ürün etiketlerinde işlem görmemiş ürünler ile aynı protokole göre “sağlıklı” kelimesinin kullanılmasına onay verdi. FDA resmi açıklamasında şunlar belirtildi: “… Seçilen ürünlerin besleyici madde profili nispeten eşdeğer besleyici madde profillerine işaret etmektedir.” Ancak çoğu donmuş ürünün koruyucu madde ya da sos içerdiği göz önüne alındığında taze ürünler ile donmuş ürünler arasındaki karşılaştırmada taze et ve balık ürünleri ağır basar. MARKET SÖZLÜĞÜ Aşağıdaki yaygın yetiştiricilik ve işleme terimlerinden bazılarını etiket ve paketler üzerinde görmüşsünüzdür. Bu terimlerin gerçek anlamını bilirseniz daha akıllıca alışveriş yapabilirsiniz. ONAYLI ORGANİK: USDA Ulusal Organik Ürün Programı üretim ve muamele standartlarına uygun ürünlerdir. Çiftçiler, yıllık olarak bir organik sistem planı ibraz etmek zorundadırlar ve tesisler organik uygulamalara uygunluk açısından denetlenir. AÇIK ALANDA YEMLENMİŞ: Ürünün elde edildiği hayvanın (serbestçe gezebildiği) açık alanda yetiştirildiğine işaret eder. Ancak bu iddia büyük ölçüde kontrolsüzdür ve dış alana erişimle ilgili gereklilikler belirsizdir. OTLA BESLENMİŞ: Büyüme döneminde çayırda otlanan ve kış aylarında ve kuraklık koşullarında saklanmış otla (kuru ot ve ot silosu) beslenen hayvanlar. DOĞAL YETİŞTİRİLMİŞ: Tüm “doğal” et ve tavuk ürünleri yalnız asgari düzeyde işlemeden geçebilir ve suni renk, tatlandırıcı, koruyucu madde ya da diğer suni maddeler içeremez. Bunun dışında “doğal” iddiası kontrolsüzdür. ANTİBİYOTİK İÇERMEZ: Bazen ineklere, koyunlara ve tavuklara hastalıkları önlemek amacıyla antibiyotik verilir. “Antibiyotik içermez” ifadesi hayvanlara antibiyotik verilmediğine işaret eder. HORMONSUZ: Ticari amaçlı tarımda büyüme hızını ve süt üretimini artırmak amacıyla hormonlar yaygın olarak kullanılır. Hormonlar doğal, sentetik ya da genetik yapısı değiştirilmiş olabilir. “Hormonsuzdur” ifadesi bu uygulamaların kullanılmadığı anlamına gelir. PESTİSİT İÇERMEZ: Çiftliğin organik olmamasına rağmen “pestisit içermez” ifadesi üretim sırasında hiçbir aşamada pestisit, herbisit ve fungisid kullanılmadığına işaret eder. *Kaynak: www.vucutgelistirme.biz |
FDA’ya göre taze ve donmuş et ürünleri besleyici madde profilleri açısından benzerdir; aradaki tek fark donmuş ürünlerin genellikle diyeti yoldan çıkaran koruyucu madde ve diğer katkı maddeleri içermesidir.
|
Otla beslenmiş büyükbaş hayvanlardan elde edilen etteki (yalnız doğal ot, legumes ve bitkilerle beslenen hayvanlar) toplam yağ oranı daha düşükken, omega 3 oranı daha fazladır ve bilinen en zengin konjuge linoleik asit az işlemden geçmiş yiyecek kaynağıdır.
Son 40 yılda toplu et, kümes hayvanları, yumurta üretimi olarak fabrika çiftçiliğinde bir patlama yaşanmış, mandıranın çiftçiler için daha karlı ve elverişli olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak bu eğilim birçok ürünün kalitesini etkilemiştir. Araştırmalar, ottan tahılla beslenmeye geçen hayvanlardan elde edilen et ve süt ürünlerinin besin değerinin genellikle daha düşük olduğunu göstermiştir. Bulgular, besi ünitelerinde yetiştirilen hayvanlardan elde edilen etin toplam yağ, doymuş yağ, kolesterol ve kalori oranının genellikle daha yüksek olduğuna işaret etmektedir. Tahılla beslenen hayvanlardan elde edilen ürünler de daha düşük oranda E vitamini, beta karoten, C vitamini ve omega 2 yağ asitleri içermektedir. Diğer yandan hayvanların otla beslenmesi, çiftlik hayvanlarının antibiyotikler, steroitler, honmonlar, pestisitler ve diğer yabancı maddelerden ari olmalarını sağlar – bu hayvanların beslenme şekli yalnız doğal otlar, legumes ve bitkilerden oluşur. Son bilimsel verilere göre, bu tür yetiştirmecilik geleneksel olarak yetiştirilen hayvanlardan elde edilenlere göre daha güvenli nihai ürünlerle sonuçlanmaktadır. Hayvan Bilimi Dergisine göre otla beslenen sığırlar belirgin olarak şu faydaları sunabilir: | » Otla beslenen sığır, koyun ve bufalodan elde edilen etin toplam yağ oranı daha düşük olup, tahılla beslenen hayvandan elde edilen benzer etteki yağın üçte biri oranındadır. Daha düşük yağ içeriği aynı zamanda otla beslenen türlerde kalori oranının daha düşük olduğu anlamına da gelir.» Otla beslenen hayvanlarda, omega-3 yağ asidi içeriği tahılla beslenen çiftlik hayvanlarına göre 2-4 kat daha fazladır.» Çalışmalara göre, otla beslenen sığırlarda E vitamini (o kadar E vitamini besin takviyesi verilmiş) tahılla beslenen sığıra göre dört kata kadar daha fazladır.» Otla beslenen hayvanlardan elde edilen ürünler, bilinen en zengin konjuge linoleik asit (CLA) kaynağıdır; tahılla beslenen hayvanlara göre içerdiği CLA oranı 3-5 katıdır.Vücutçular için bu faydalar çok önemlidir. “Biçimlendirme” aşamasındaysanız daha düşük yağ ve kalori içeriği bu et çeşitlerinin yağ kaybına yönelik beslenme programınızın olağan bir parçası olabileceği anlamına gelir. Ancak genel olarak otla beslenen hayvanlardan elde edilen ürünler söz konusu olduğunda kas gelişmesine destek olup gelişmeyi sürdürecek daha fazla vitamin ve diğer temel besin öğeleriyle birlikte daha sağlıklı yağlar tükettiğinizden emin olabilirsiniz.
|
Etten balığa geçecek olursak taze ürünlerle ilgili tartışma sürmektedir; temel tartışma noktası doğal balık karşısında çiftlik balığı konusundadır. Hem besinsel hem de çevresel bakış açısıyla araştırmalar doğal balık türlerinin çiftlik balığı türlerine göre daha yüksek standartlara sahip olduğuna işaret etmektedir. Belirgin olarak besin öğeleri dökümü açısından doğal balık üç temel alanda üstündür: toplam yağ, omega-3 yağ içeriği ve kullanılabilir omega-3 yağları. Çiftlik somonu karşısında doğal somon protein-yağ oranlarına ilişkin FDA istatistiklerine göre, çiftlik somonu yağ içeriği (ağırlıkça) %30-35’tir ki bu oran yüksek kabul edilir. Diğer taraftan doğal somonda protein içeriği %20 daha yüksek, yağ içeriği ise %20 daha düşüktür. Bir başka çalışmada USDA’de görevli araştırmacılar, üç çeşit doğal ve çiftlik balığının -yayın balığı, gökkuşağı alabalığı ve Coho somonu- besin öğesi profilini karşılaştırmışlardır. Çiftlikte yetiştirilen türlerin daha yağlı ve toplam yağ içeriğinin doğal eşlerine göre daha fazla olduğu, çiftlikte yetiştirilen yayın balığının yağ içeriğinin doğal yayın balığına göre beş kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir. |
Ayrıca hayvanlar üzerindeki çalışmalara göre doğal balıkta işlenmiş balığa göre omega-3 yağ asitleri – bazı türlerde %33- daha fazladır. Son olarak çiftlik balığında daha az kullanılabilir omega-3 yağ asidi bulunur çünkü daha çok omega-6 yağ asidi içerirler. Gıdalarda yüksek miktarda omega-6 olması, omega-3 yağ asitlerini sabote ederek vücuda faydalı etkilerini engeller. MAHSÜLLERLE İLGİLİ ARGÜMAN Sebze ve meyve reyonuna girmeye cesaret ederseniz, temel karşılaştırmanın organik ile inorganik meyve ve sebzeler arasında olduğunu görürsünüz. Hakikaten onaylı organik gıdalarla ilgili abartılı reklam, organik olarak yetiştirilebilecek ürünler arasında başı çektiğinden meyve ve sebzeler ile başladı. Artık tüketmeden önce tüm sebze ve meyveleri yıkamak standart bir işlem haline geldi (ya da öyle olmasını umuyoruz). Çoğu insan bu işlemin inorganik sebze ve meyvelerin kabuğunda kalan pestisit ya da ekin sprey kalıntılarının, gübre ve diğer kimyasalların temizlenmesini sağladığına kanaat getirmektedir. Ama bu meyve sebzelerin içindekilerin besin değerinin organik versiyonuna göre daha yüksek olup olmadığını hiç düşündünüz mü? Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp Dergisinde yer alan yeni bir çalışmada önemli farklılıkları belirlemek için istatistiksel yöntemler kullanmak suretiyle organik ürünler ile geleneksel ürünler karşılaştırılmıştır. Numune; her biri için makro ve mikro besin öğesi profillerinin ölçüldüğü Brüksel lahanası, kırmızı pancar, lahana, havuç, kereviz, marul, biber, patates, ıspanak, domates, elma, armut ve kuşüzümü dahil çok çeşitli meyve ve sebzeler içermekteydi. Araştırmacılar, karşılaştırmaların yarısından fazlasında organik ürünlerin besin öğesi içeriğinin daha yüksek olduğunu tespit ettiler. Ortalama olarak, organik ürünlerde dört önemli mikro besin öğesi içeriğinin – C vitamini, demir, magnezyum ve fosfor- daha yüksek oranlarda bulunduğu belirlendi. Ayrıca bulgular, organik ürünlerde inorganik ürünlere göre daha yüksek oranlarda beslenme açısından önemli minerallerin bulunduğu ortaya koydu. |
mineral içeriğinin daha yüksek olduğu tespit edildi. Çalışmadan çıkan ilginç bir sonuç; biri hariç tüm ölçümlerde organik ürünlerdeki ham protein miktarı daha az olmakla birlikte temel amino asit profili ile ölçüldüğü üzere kalitesinin daha yüksek olmasıydı. Satınalma kararınızı bu çalışmadaki bilgileri temel alarak verecekseniz, organik sebze ve meyveler daha iyi bir tercih gibi görünmektedir.Bu besin grubundaki bir diğer tartışma konusu, besin öğeleri açısından taze, donmuş ve konserve sebze meyveler arasındaki farklılıklardır. Konserve sebze ve meyveler konserve et için geçerli aynı nedenlerle kolaylıkla üçüncü sıraya yerleşebilir — konserveleme işleminde tipik olarak kullanılan katkı maddeleri ve koruyucu maddeler gıda ürününün besin değerini azaltır. Ayrıca ürünün şekere ve tuza batırılması da vücut geliştirme beslenme programınızı çoğunlukla altüst edebilir. Bu nedenle taze ve donmuş ürünler yarışmada galip gelir.Araştırmaya göre ortalama olarak organik ürünlerde besin öğesi içeriği daha yüksek olup, farklılık en çok dört temel mikro besin öğesinde –C vitamini, demir, magnezyum ve fosfor- dikkat çekmektedir.Araştırmaya göre ortalama olarak organik ürünlerde besin öğesi içeriği daha yüksek olup, farklılık en çok dört temel mikro besin öğesinde –C vitamini, demir, magnezyum ve fosfor- dikkat çekmektedir. | Ancak bu besin grubunda her iki seçeneğin de artıları vardır. Daha önce belirtildiği üzere, dondurma yöntemi besin değerini korumak için kullanılan bir tekniktir. Donmuş meyve ve sebzeler, besin değeri ve kalitesinin azalması konusunda endişe etmeden birkaç hafta kullanılabildiğinden öğünlerinize esneklik katan bir unsurdur. Buna karşın bazı taze meyve ve sebze türleri, buzdolabında saklama süresi uzadıkça içindeki önemli besin öğelerini yitirmeye başlayabilirler. Buna güzel bir örnek yeşil fasulyedir. Illinois Üniversitesi Urbana-Champaign), Gıda ve Beslenme Bölümü Müdürü, Prof. Barbara Klein: “Taze fasulye hasat edildiğinde, C vitamini içeriği hemen azalmaya başlar. C vitaminin önemli bir bölümü 24 saat içinde kaybolur. Aslında C vitaminini %58’i üç gün içinde kaybolur. Buna karşın donmuş taze fasulyedeki C vitamini miktarı yalnız %15-20 oranında azalır; çünkü işleme ve paketleme hasadın hemen ardından gerçekleştiğinden besin öğeleri bu şekilde korunmuş olur.” |
YORUMLAR