Başarı öyküsü: Berry Demey

Başarı öyküsü: Berry Demey

Berry Demey 80’li yıllarda ve 90’ların başında bir süper star olan Berry Demey için vücut geliştirme yalnızca bir spor değildi; bir sanat biçimiydi.

Tablosu vücudu, stüdyosu spor salonuydu ve fırça izleri serbest ağırlıklar ve aletlerle uygulanıyordu.

Kusursuz tabloyu yaratma hayalinden ilham alan bir artistti.

Bu onun eşsiz başarı hikayesi, herkes tarafından arzulanan, birbirine uzak olan düşlerinin hikayesi. Ve şimdi, bugün peşinde koşulacak olan yeni düşlerin hikayesi.

Herkes berry olmak için çabaladı.

Şimdi Berry Demey olduğunuzu düşünün ve nasıl bir yaşamınız olduğunu hayal edin.


VİZYON BİR:

SON SETE DOĞRU

Tanrım, iyi hissetmiştin. 6 Şubat 1989, sabah saat 10:59 idi ve bir önceki yılın Olympia’sını üçüncülükle bitirmiş olarak, Rotterdam, Hollanda’daki çok sevgili Body Shape Spor salonundaydın ve  kendini antrenmanın en ağır bench press seti için hazırlıyordun.

Antrenman partnerin Jan “200 kilo Ber” diye seslendi. Hafifçe gülümseyerek yalnızca senin bildiğin bir sırra sahip olmanın verdiği memnuniyeti hissettin.  Son ay , 89. Olympia hazırlığına başladığından beri elde ettiğin gelişime inanamadın; bir önceki sene kaldırdığın ağırlıktan ortalama %10 daha fazlasını kaldırıyordun.

İtalya’da yapılacak gelecek Mr. Olympia’ya altı aydan uzun bir süre vardı; ancak aklında bir vizyon oluşmuştu. Orada, sahnede olduğuna, vücut geliştirme dünyasını sarsmaya hazır ve pompalanmış olduğuna dair bir vizyon. Hiç bu kadar güçlü, bu kadar kendinden emin hissetmemiştin.

Bu sefer sahneye nükleer füze gibi düşecektin ve tüm supplement firmaları, basın, herkes peşinden koşacaktı. Mesajın açık ve netti: O adamlar senin için hazır olmalılardı.

Bench’e yavaşça oturdun. Ardakaşın Jan barı stanttan alarak sana yardım ettiği sırada omuz genişliğini aşan bir tutuş gerçekleştirmek için, uzanıp barı yavaşça göğsüne dokunması için serbest bırakırken derin bir nefes aldın.

Jan “Bir” dediğinde, sen kol uzunluğunda bastırdın. Dört tekrar hedefliyordun. Serbest kalmayı bekleyen gücü hissediyorsun. İnanılmaz derece kendine güvendiğini hissettin. Mükemmel resmi yaratmak için birkaç fırça darbesi uyguladığın stüdyoda bir başka gündü sadece.

Ve hal böyleyken…

“En başından beri, vücut geliştirme Berry’nin zihin tertibi için kusursuz fiziksel çıkış yoluydu. Oyun alanında tam kontrole sahip olduğu ve oyunun tüm hamlelerine hükmedebildiği bir aktiviteydi.”


VİZYON İKİ:

MÜKEMMEL RESİM

BAŞARI-ÖYKÜSÜ2

23 Şubat 1962 tarihinde, yaklaşık 20,000 nüfusa sahip olan Nieuwerkerk, Hollanda’da doğdun. Doğum yerin, Avrupa’nın en yoğun limanı olan Rotterdom endüstriyel metropolisine yalnızca birkaç saatlik uzaklıktaydı. 3 çocuğun ortancasıydın ve genç yaşında resmetmekte yetenekliydin, özellikle de insanları. Aynı zamanda fotoğrafçılıkla da ilgilendin ve hatta bir çocuk olarak ödül bile kazandın. Kendiliğinden atletik bir oğlan olarak 12 yaşından beri atletizimde ve dövüş sanatlarında yarıştın ve bu sporlara ek olarak babanın garajında şınav ve mekik çekiyordun.

1979 yılında 17 yaşındayken, ilk vücut geliştirme dergini gördün ve Arnold Schwarzenegger ve Frank Zane’in resimleriyle büyülendin. O resimlerle hırslanarak ilk antrenmanını yapmak üzere Rotterdam’daki yerel bir spor salonuna gittin. Kolsuz gömlek ve spor şortunu giymiş bir halde eğitmene doğru yaklaştın ve aletlerden birinin nasıl kullanıldığını sordun. “Beni dalgaya alma, daha önce çalıştığın çok belli,” diyerek seni tersledi. 1.80’lik boyun ve 180 poundluk kilonla kaslı bir bedene sahip olduğun doğruydu ve gördüğü şeyin birkaç yıllık düzenli mekik ve şınavın sonucu olduğuna eğitmeni inandırman zaman aldı.

O akşam annene, “Anne, hayatımda ne yapmak istediğmi biliyorum. Dünya şampiyonu bir vücutçu olacağım,” dedin. Sana öyle bir baktı ki, yeni bulduğun uğraşını onaylıyor mu yoksa “Zavallı Berry, ateşini ölçsem mi acaba?” diye düşünüyor, emin olamadın.

Üç aylık antrenmanın ardından gösterdiğin gelişim spor salonunun dilindeydi ve yine Arnold ve Zane’in fotoğraflarına bakarak: “Eğer bu adamlar yıllar süren çalışmanın ardından böyle gözüküyorlarsa, üç ayda başardıklarımı göz önüne alırsak, ben de yapabilirim,” diye düşündün. Kendinden o kadar emindin ki, kariyerinin nasıl gelişeceğine dair bir oyun planı çizdin.  Sırasıyla Hollanda Gençlik Şampiyonasını, Hollanda Ulusal Şampiyonasını, Avrupa Şampiyonasını ve ardından profesyonel olmak için Dünya Şampiyonasını kazanacaktın.

BAŞARI-ÖYKÜSÜ3

En başından beri, vücut geliştirme Berry’nin zihni tertibi için kusursuz fiziksel çıkışyolu idi. Oyun alanında tam kontrole sahip olduğu ve oyunun tüm hamlelerine hükmedebildiği bir aktiviteydi. Diğerlerinden daha çok ilerleyebileceğini bildiğin bir ortamı temsil ediyordu. Senin için bir spordan daha fazlasıydı, bir sanat biçimiydi. Kanvasın vücudundu ve dambıllar, halterler ve aletler ile fırça darbelerini sağlıyordun. O andan itibaren, vücut geliştirmenin yalnızca nasıl göründüğüne değil, aynı zamanda nasıl düşünüp davrandığına da hükmedeceğini biliyordun. Tüm hayatın, tüm varoluşun olacaktı. 1979 yılında “karar anında”, fiziğini enine boyuna değerlendirmeye aldın ve genetiklerine dayanarak senin için – ve sana verilen aletler için – fiziksel mükemmeliyeti neyin temsil ettiğine dair zihninde bir resim oluşturdun. Mükemmel Berry DeMey’in o resmi, vücut geliştirme kariyerinin her adımını ve en ince ayrıntılarını devam ettirecekti.

BAŞARI-ÖYKÜSÜ4-5 


VİZYON ÜÇ:

LONDRA ŞEHRİ

Gelişimin göz kamaştırıcıydı. 1981 yılında 19 yaşındayken Hollanda Gençlik Şampiyonasını kazandın ve bir sene sonra hala bir genç olarak yetişkinlerin Hollanda ve Avrupa Şampiyonlarına katıldın. Aynı yıl 1982’de Erika Mes ile partner olarak Londra’DA Mr. Olympia yarışıyla beraber sahnelenen Avrupa Karışık Çiftler’e katıldın. Etkilinkte bulunan pek çok kişi Olympia’da ilk altıya girebileceğini düşündü ve o yakışıklı aktör görüşünle Gold’un yerindeki saunada küplere bindiğinden beri vücut geliştirme tarihindeki en ateşli şeydin. Bükücü Hollandalı gerçekten de başardı. 1983 ve 84 yılında sırasıyla Bob Paris ve Mike Christian’ın ardından gelerek Dünya Şampiyonasında ikinci oldu. Amatör planının son bölümü olan bir dünya unvanı ve ardından pro kartını alacağın halen aklına gelmiyordu, ancak çok fazla beklemek zorunda kalmayacaktın.

Şimdiye dek vizyonunu şekillendirmene yardımcı olan bir başka DeMey vardı: senden dört yaş küçük olan erkek kardeşin Jorgen. Antrenman partnerin değildi, ancak küçük yaştan itibaren yaptığın işe dahil oldu ve onun katkısını kabul ettiğin noktaya dek katkısı arttı.     Gecenin ilerleyen saatlerinde antrenmanını ve beslenme stratejilerini analiz eder ve değişiklikleri tertip ederdiniz.    Pratik katkıları ve moral desteği vücut geliştirme kariyerin boyunca pahabiçilemez oldu ve senin en iyi arkadaşındı. [Editörün Notu: Berry’nin ilermelesine yardım etmeye katılmasıyla Jorgen diğerlerine yıl göstermeye ve onları çalıştırmaya yönelik bir tutkusu olduğunu keşfetti. Jorgen bugün Angelina Jolie, Jerry Bruckheimer ve Ben Affleck gibi isimleri içeren bir müşteri listesine sahip olan Hollywood’un en iyi kişisel eğitmenlerinden biridir.]

BAŞARI-ÖYKÜSÜ6

Londra’da sahne alacak 1985 Dünya Oyunlarından birkaç hafta önce Marja ile tanıştın ve ayrılmaz bir çift oldunuz; nihayetinde de 1994 yılında evlendiniz. O ve Jorgen destek grubunun ana üyeleri oldular. Marja seninle birlikte Wembley Arena’da ağırsıklet bölümünü ve onunla birlikte pro kartını kazandığın ve bu süreçte Amerikan sansasyonu Matt Mendenhall’u ikinciliğe indirdiğin Dünya Oyunlara geldi. Altın madalyanı günlerce çıkarmadın ve kazandığın günün gecesi uyuyamadığından sabahın 3’ünde yataktan kalktın ve Wembley civarında 2 saat boyunca boynunda madalyan asılıyken yürüdün. Birkaç yıl sonra, sana o Dünya Oyunlarındaki ağırsıklet sıralamasında yedinci olarak bitirenin gelecekte Mr. Olympia’yı 6 kez kazanacak olan Dorian Yates olduğu söyledi. Sana bunu kim mi söyledi? Dorian Yates. Ne önemi vardı; 23 yaşında profesyonel olmuştun ve planın ve vizyonunda olman gereken yerdeydin.

 

İlk Olympia’na 1985 yılında Brussels, Belçika’da girdin ve Tom Platz, Sergio Oliva ve Bob Paris gibi starların önünde övgüye değer bir altıncılıkla bitirdin.   Aynı sıralamada çok ciddi bir pec yırtılmasından sonra dönüş yapan ve sonunda 18.likle bitiren Johanny Fuller da vardı. Anlaşılmaz bazı sebeplerden ötürü Fuller’ın hasar görmüş pec kası sana bir ürperti verdi. Jorgen’a “Pec kasımı öyle yırttığıma dair kabuslar görüyorum,” dedin. Bu görüntü ürtükücü bir şekilde zihnine yükleniyordu.


BAŞARI-ÖYKÜSÜ7

VİZYON DÖRT:

1988’DEKİ O HİS

1986 ve 1987 yılında Olympia’da sırasıyla beşinci ve altıncı oldun.  ’87 yılında pek çok hata yaptığını hissettin; ancak ne olduklarını ve nasıl düzelteceğini bildiğin malumatıyla takviye ettin. 1988 yarışmasına giderken kendine olan güvenin zirvedeydi.

Herkes açıkça ve net duysun ki, çoğu tarihçi için 1988 yılında Los Angeles’da yapılan Mr. Olympia pek çok sebepten ötürü tüm zamanların en iyi Olympia’sı idi.   Ancak o Eylül haftasonunda pastana düşük karbonhidratlı dondurma koyan sendin. Yarışmadan bir hafta sonra, haberci kalabalığına Dave Brubeck albümünden daha mükemmel olan kaçlarının ön gösterimini sundun.   “Amerikan hayranlarını çılgına çevirmek istiyorum,” diyerek vaatte bulundun.  Bir Erkek İzci toplantısından daha hazırdın ve richter ölçeğine bu tipte ölçümler için yeryüzünün en hassas bölgesinde bir antrenman sunmaya hazırdın. Vücut geliştirme meraklılarının algılarını sarsmak, çınlatmak ve dürmek için ön eleme açılış zilini beklemedin.

BAŞARI-ÖYKÜSÜ8

Bu, Olympia’da resmi bi basın konferansının ilk yapılışıydı. 8 Eylül’de, Universal City’deki Registry Otelinin balo salonunda, ön elemeden tam 48 saat önce yapıldı. Bir başka yenilik ise, yarışmacıların tartılmak zorunda olmasıydı ve sen ve diğer 18 katılımcı tartılmak için Everlast boks giysileri içinde bir araya toplandı.

O yılın Olympia yarışanları için 12 aylık çalışmanın meyvelerini soyma ve gözler önüne serme düşüncesi IRS’dan gelen bir ziyaret kadar memnuniyet vericiydi. Muayeneci “Bu konuk oyuncuları bir de bana sorun” dedi. Tıpkı kedi ve fare oyunu gibi, “Oyuna saklıyorum” stratejisini kullanarak hepsi elbiseleriyle tartıldı. İzleyicilerin bulunabildiği tek yargı kimin en iyi Aşil topuğuna sahip olduğuydu. Tabi “bana bir göz atın” diye çıkan istisna haricinde. Sıra sende, Berry.

Tartılan 14. yarışmacıydın. Seyircinin ilhamı bir önceki 13 numaranın kas eksikliğinden dolayı sönmüştü ve gerçek şu ki, etkinliğe bir bezginlik hissi hakimdi. Ardından senin ismin anons edildi ve tartına koştun, yüzün “size gösterecek birkaç şeyim var,” gülümseyişiyle aydınlandı. Giysini fırlatıp yere attın ve bu dogaçlama yapılan öngösterim için tamamen pompalanıp yağlandığın belliydi. O gülümsemeyle balo salonunu aydınlatarak poz ardına poz vermeye başladın. Seyirci hakikaten biraz gerçek kas göstermeye karşın hevesinle canlanmıştı ve “Vay canına! Bu Berry’nin gördüğümüz en iyi hali,” diyerek farkına vardıklarında deliye döndüler. Beyaz Sarayın çimlerinden daha biçimli ve dolgundun ve arkanı döndüğünde yılbaşı ağacın o kadar belirgindi ki,      Jingle Bells’in nakaratının odada esdiğini duymayan varsa ne olayım. Nihayetinde tartıya çıkman istendi ve ismini haykıran seyirciyle beraber giysini geri giydin. Görev tamamlanmıştı! Diğer Olympia yarışmacıları için basın konferansı/tartılma tamamlanması gereken bir angaryaydı. Bayan DeMey’in ortanca çocuğu olan senin için ise ön elemenin ilk roundu idi.  Psikolojik olarak yalnızca giysini değil, aynı zamanda zırh eldiveni de “Birkaç Hollanda elmasına ne dersiniz?” mesajı ile fırlatmış oldun.

Jüri o Hollanda elmalarını kesinlikle sevdi. Yalnızca Haney’in mükemmelliği ve Gaspari’nin tutarlı biçimi seni geçebildi ve 26 yaşında Los Angeles’dan bir sonraki Sandow şovu için gerçek bir tehdit olarak ayrıldın.

1988 Olympia’sı açık ara farkla kariyerinin en önemli olayıydı. Birkaç gün sonra bu deneyimi yeniden ele aldın. Her şeyin plana göre gittiği bilerek yarışmaya gitmiştin; fizik bakımından ve zihnen daha güçlüydün. Dokuz sene önce oluşturduğun o mükemmel resme daldın. Diğer pek çok erkek gibi yarışmadan önce dört ay L.A.’de çalıştın – ya da en azından son iki hafta boyunca. ’88 Olympia’sı bir yarışma serasını ateşlemişti.  Gold, World ya da Firehouse’da o kadar çok adama rastladın ki, Haney etkinlikten bir hafta önce şehre geldiğinde heyecan tavana vurana dek atmosfer gerilmeye devam etti.  O dört ay boyunca yaşadıkların, yarışma, son yerleştirilmen o kadar dramatik ve hatta neredeyse o kadar romantikti ki, tüm bunları ‘88’deki o his olarak isimlendirip özetlediğin ölçüde kendisini DNA’na kalıcı bir şekilde kazıdı. ‘88’deki o hissi alevlendirmek o mükemmel resmi oluşmakla merhametsizce bir olmuştu. Başarman halinde vücut geliştirme hayalinin gerçekleşmesi anlamına geldiğini bilerek her iki hedefine de ulaşmaya kendini adadın.  Ve en ufak bir şüphe duymaksızın o hayali gerçekleştireceğini biliyordun.

BAŞARI-ÖYKÜSÜ9-10-11

BAŞARI-ÖYKÜSÜ12-13

Kaçınılmaz bench press setinin ikinci tekrarını gerçekleştirmek üzere hazırlanırken saat sabah 11 ve tarih 6 Şubat 1989 idi. Antrenmana olan yaklaşımın her zaman %100 kendini vermek ve gelişmeye devam etmek, daha iyi olmak, güçlenmek olmuştur. Yıllar boyunca gelişim eğrisini devam ettirebilmek için, en büyük ağırlıklarla çalışırken bir tür transa geçme, her şeyi dışarıda bırakma sanatını mükemmelleştirdin. O zihni vakumda, yerçekimine karşı kıran kırana bir savaşta, sen ağırlığa karşıydın ve elbette dilsiz bir bara teslim olmayacaktın.   Yaklaşımın ukalaca değildi; tehlikeleri biliyordun. Sürekli keşfederek ve vücudunun önceden belirlenen sınırlarını zorlayarak daha önce hiç bulunmadığın bir yere gitmen gerektiğini biliyordun.   Galip gelip yol almadan önce pek çok kez sınırlarının kenarında durdun. Bunu tekrar yapacağına hiç şüphe yoktu. Ve hal böyleyken…

O sabah, özellikle de muazzam travma zamanı yavaşladığı anlarda, bilinç yavaş çekimde bir kabusa doğru inişe geçmeye çalıştığı sırada bir saniyenin pek çok parçaya uzandığı ve parçalandığı zaman, pek çok şey öğrenecektin.Barı aşağı doğru hareketine müsaade ederek serbest bırakmak suretiyle ikinci tekrara başladığında tüm enerjin –zihni ve fiziksel- ağırlığı kontrol etmeye odaklanmıştı. Bar göğsüne yarım yol yaklaştığında, zaman yavaş çekimde geçerken biri gazeteyi ikiye yırtmış gibi bir ses duydun.  Aynı zamanda sağ yanında güç kaybetiğinin ve barın sana doğru geldiğinin farkındaydın. O milisaniyede hiç acı hissetmedin ama bu seni korkutmadı. Seni iliklerine kadar korkutan, kalbinin durmasına sebep olan şey o yırtılma sesiydi; ne olduğunu biliyordun. Neredeyse ölüm perisinin ağıt yaktığını duyabiliyordun – Johnny Fuller kabusun gerçek olmuştu. Sağ pec kasını yırtmıştın.

O tekrar başladığında, tam olarak ’88 yılının o hissinde/Mükemmel Resim bölgesindeydin. Neden bir vücutçu olduğunu temsil eden, açıklayan ve haklı çıkaran o bileşenleri yaşıyor ve soluyordun. Bar göğsünün üzerine yaslandığında, bittiğini biliyordun. Apar topar hastaneye gittikten sonra hekimin “Nasıl iyileştiğini görmek için beklememiz gerekcek,” dediğini duyman gerekmiyordu. Pec kasının eskisi gibi olmadığı görmek için altı hafta boyunca alçının çıkmasını beklemen gerekmiyordu. Gücün artık tamamen var olmadığını bilmen için alt-seviye antrenmana geri dönmeden önce dört ay beklemen gerekmiyordu. Hayır,    tüm kariyerin sezgiyle yönetilmişti ve 26 yaşında o bench’de uzanırken,  senin versiyonun olan vücut geliştirmenin  senin için sona erdiğini biliyordun. ’88 yılındaki o hissin tekrar yaşanmayacağını biliyordun, mükemmel resmin kanvası, pec kasının kendisi gibi onarılmaz biçimde yırtılmıştı. Ve hayatının en fırtınalı anında, hiçbir fiziksel acı hissetmediğin, ancak daha önce hiç tatmadığın ruhani bir acı çektiğin sırada, canın ağlayamayacak kadar çok acıdı.

BAŞARI-ÖYKÜSÜ14-15


VİZYON ALTI:

ŞİKAGO, WBF VE DİĞER DİKKAT DAĞITICI UNSURLAR

Sakatlanmandan altı ay sonra, hasarlı pec kazanın izin verdiği ölçüdeki en yüksek yoğunlukta çalışmaya başlayabildin. Ancak sakatlanmadan önceki gücüne sahip değildin ve geri dönmeyeceğini biliyordun. Bunu bildiğinden ve bunun farkında olduğundan mükemmel vizyonun (yırtık bir pec kası tarafından zarar görmemiş bir fizik) şimdi ulaşılamazdı ve spor salonunda kendini %100 veremiyordun. Marja ve Jorgen dışında bunu herkesden saklamaya çalıştın. 1989 yılının Ekim ayında, seni çalışırken izlediği sırada, partnerliğinizin karakterini oluşturan dürüstlükle söylenemeyeni sana söyleyen Jorgen idi. “Berry, kaplanın gözünü kaybetin,” dedi. Sessizliğin haklı olduğunu doğrulamıştı.

Durumunun acı gerçeğini kavradın: Mükemmeliyetin peşindeki bir vücutçu olmak yerine, maaş çeki peşindeki bir vücutçu olacağının farkına vardın, çünkü bu para kazanmak için bildiğin en iyi yoldu. Vücut geliştirme bir daha asla senin için o kadar saf olmadı.

Bu gerçeği kabullenmiş olarak, ilk defa ilaç testi yapılacak olan 1990 Şikago Olympia’sına göz diktin. Testler, sonuçları bir sonraki gün bildirilmek üzere etkinlikten 48 saat önce yapılacaktı. Bu şekilde, testi geçemeyenler yarışmaya katılamayacaktı. Kariyerin boyunca sağlığın ve düzenli doktor tavsiyelerine başvurmak konusunda oldukça titiz davranmıştın. Şikago etkinliğine testi geçeceğinden emin olarak gittin. Ancak bu inanılmaz gösteride, yakın zamandaki geçmiş performansınla ancak tek bacaklı bir adam kadar şansın vardı ve tahmin edildiği gibi testi geçemedin (Mohammed Benaziza, Vince Comerford, J J. Marsh ve Van Walcott Smith gibi).

1988 yılının salt coşkusundan bu yana, vücut geliştirme dünyası etrafında parçalara ayrılıyor gibiydi. Pec kasının yırtılmasının ardından 19 ay geçmişti ve 1990 Mr. Olympia için hazırlanmaya başladığından 10 ay sonra, Lee Haney yedinci Olympia’sını alırken etkinliğin en iyi yapılı izleyicisi olmakla sınırlandırılmıştın.   Kariyerinin en alçak düşüşündeydin. Şimdi ne olacaktı?

Olan şey, güreşçi çar Vince McMahon’un kendi vücut geliştirme organizasyonu olan WBF’i (Dünya Vücut Geliştirme Federasyonu) kurmaya karar vermesiydi. McMahon 13 IFBB atletiyle organizasyonuna katılması için kontrat imzaladı ve sen de onlardan biriydin.  Diğerleri Aaron Baker, Mike Christian, Vince Comerford, David Dearth, Johnnie Morant, Danny Padilla, Tony Pearson, Jim Quinn, Mike Quinn, Eddie Robinson, Gary Strydom ve Troy Zuccolotto idi.1990 yılının sonlarında, McMahon’un Connecticut karargahına uçtun ve şartları görüşmek için evine davet edildin. Bu toplantıdan önce Marja’ya bir yıl için 200,000$ olmak üzere iki yıllık anlaşma isteyeceğini söyledin.O günlerde, her yıl beklide 50 grand alan Haney, kontrattan en çok gelir elde eden kişiydi. Bu yüzden senin talebin sanki… fazlasıyla ölçüyü aşıyordu. McMahon’ın bir beyefendi ve gerçek bir vücut geliştirme hayranı olduğunu öğrendin ve toplantıdan sonra Marja’yı aradın. “Yılda 200,000$’lık anlaşmayı anladın mı?’ diye sordu.

Kederle cevap verdin. “Hayır… İşler o kadar iyi gitti ki yılda 300,000$ istedim ve aldım.”

 

1988 yılında yalnızca kusursuz fiziğini elde etme vizyonundan güç sağlıyordun. Pec kasının yırtılmasının ardından vücut geliştirme çabaların gelir elde etme kaynaklı oldu. Şimdi ise beklenmedik bir ironiyle, belki de tüm zamanların en çok kazanan vücutçusu olmuştun.

BAŞARI-ÖYKÜSÜ16WBF Şampiyonası açılış töreninde kazanan Gary Strydom ve Mike Christian’ın arkasından gelerek üçüncü oldun. Görünüşte her şey iyiydi. Ancak ruhunda bir çelişki vardı ve mutlu değildin. Vücut geliştirmeye kusursuz fiziği oluşturma amacının safiyetiyle odaklanan bir hayal ile girmiştin. Eğer mali ödül de o hayali şekillendirirken gelmiş olsaydı sorun deildi; ancak para ikincil plandaydı. Şimdi ise kusursuz resim olmayacaktı ve büyük WBF maaş çeki ve onunla birlikte gelen gösteri dünyasının çemberi, bu tarz bir vücut geliştirmeyi yalnızca para için yaptığının altını çiziyordu. Yoksa neden sahne karakterin için James-Bond tipi bir kişilik adapte etmeyi kabul edecektin ki? Hatta bir ara kendini başarıyla birlikte paranın da geldiğine inandırmaya çalıştın. Ancak kendine yalan söylüyordun ve yıllar sonra o süre zarfında az çok kayıp olduğunu görebildin; kendine ve ideallerine karşı dürüst değildin. ’88 yılındaki o his zihniyetinden git gide uzaklaşıyordun.

 

BAŞARI-ÖYKÜSÜ17-18

 

BAŞARI-ÖYKÜSÜ19-20-21WBF yarışmalarının (yalnızca iki tane oldu) sabit olduğuna dair hikayeler dolaşıyordu ama sen daha iyi biliyordun. Doğru değerlendiriliyorlardı; ancak zaten dolgun, önceden ayarlanan maaşlarıyla garantilenen yalnızca 13 adam olunca IFBB’deki aynı aşırı rekabet açlığı mevcut değildi. Senin için daha önemli olan şey ise mükemmeliyet avı, bir keresinde Nieuwerkerk’den gelen bir gence verilen, Kutsal Kase gibi Olympia unvanı arayışı WBF ortamında asla tekrarlanamazdı. Bu yüzden, kariyerinde en yüksek ödülü aldığın nokta aslında onun en düşük noktası idi.   1993 Şampiyonlar gecesinde yarışıp üçüncülükle bitirdin ve ardından son kez 1994 yılında Arnold Classic’de 15.liğe yerleştirildin. Hala yalnızca 32 yaşındaydın ama en iyi zamanlarını geçeli neredeyse altı yıl oluyordu. En iyi olan pek çok sporcu gibi çok uzun bir süre tutkun olmuş olan bir şeyi geride bırakmaya isteksizdin. Arnold’dan sonra Hollanda’ya geri döndün ve kendini vücut geliştirme ile ilgili aktivitelere sokmaya çalıştın ama bu sen değildin. Senin için vücut geliştirme tamamen eylemin merkezinde olmakla ilgiliydi.

1992 yazında WBF, pek çok sebepten ötürü sona erdi. McMahon’a verdiği fırsat için teşekkür ettin ve onun hakkında kötü bir söz söyleyecek bir sebebin hiç olmamıştı.


VİZYON YEDİ:

EVE DÖNÜŞ, YENİ BİR VİZYON BULMA

IFBB daha önce WBF’e katılan hiç kimsenin bir daha IFBB’ye dönemeyeceğini duyurmuştu. Bu yüzden WBF kapandıktan birkaç ay sonra kendini Joe Weider tarafından teklif edilen bir kontratı imzalarken bulman şaşırtıcıydı. Ona değişimin gerçek sebebi nedir diye sordun. O da “Kayıp bir oğlan babasına geri döndüğünde, kollarını açıp kucaklar,” diye yanıtladı.

Star oyun kurucu olamayacaksan, saha yanında savunma koçu olmakla ilgilenmiyordun. Mutlu değildin. Ardından Marja, senin harika, tatlı, kadın gibi kadın olan, seninle son on yılı birlikte geçirmeye gücü yeten eşin Marja, bir gün seni karşısına aldı ve “Rekabetçi vücut geliştirmenin senin için bittiği gerçeğini kabullenmelisin. Harika bir kariyerin oldu – ben çok insanınkinden daha iyiydi.  Ancak artık o defteri kapatmanın ve yeni bir tanesini açmanın vakti geldi. Tutkuyla bağlı olduğun bir başka şeyle uğraşmak zorundasın… Fotoğrafçılıkla ilgilenmelisin,” dedi.

O dakikada, parlak bir ışık bir anda gelip tamamen karanlık bir odayı aydınlattı.


Berry’den çağdaş meslektaşlarıyla ilgili bir cümlelik cevaplar vermesini istedik. İşte söyledikleri:

LEE HANEY: Harika bir adamdır. Çoğumuzdan daha yaşlı olmasa da bizim için bir baba figürü gibidir.

RICH GASPARI: Herkesden daha kararlıdır- kaplanın gözü.

JOE WEIDER: Vücut geliştirmeye her zaman sadık ve dürüsttür.

LEE LABRADA: Şimdi ve geçmişte her zaman iyi bir arkadaş olmuştur.

MIKE CHRISTIAN: Şakacıdır. Bir yarışmada ne zaman gerginlik yaşansa, Mike gidip bir espri patlatır ve herkes gülümsemeye başlar.

VINCE McMAHON: Her zaman bizimle konuşacak vakti vardı, bize hep saygı duydu.

BOB PARIS: Gerçekten samimi bir insandır. Eğer potansiyelini fark etseydi, Mr. Olympia’yı kazanırdı.

MIKE QUINN: Bir parti hayvanıdır. Hiç bu kadar büyük bir ağzı ve aynı zamanda küçük bir kalbi olan birini görmemiştim.

TOM PLATZ: Vücut geliştirme hakkında konuşması ve sahnede poz verişi bana her zaman ilham vermiştir. Vücut geliştirmeye bir kadına gösterdiğiniz saygıyla davranırdı.

GARY STRYDOM: Kazanmak istedi, neye mal olursa olsun.


VİZYON SEKİZ:

2009 YILINDAKİ O HİS

Berry her şeyi fotoğraflamaya başladı: düğünler, eylemler ve portre stüdyo çalışmaları. Her şeyi kareledi, çünkü hangi konuda en iyi olduğu öğrenmenin yolunun bu olduğunu biliyordu. Ona göre, “Eğer birinci sınıf bir aşçı olmak istiyorsanız, fileminyon pişirmekle başlamazsınız.” Çekmekten gerçekten hoşlandığı ve uzmanlaştığı şey ise insanlar – fotoğraflanan öznenin içsel var oluşunu yakalayan görüntüler. (Kim Kimi İzliyor?” yazısını okuyun). 2004 yılında, Berry DeMey, onur listesinde yer alan bir vücutçu olarak Hollanda Prömiyer Fotoğraf Akademisinden mezun oldu. Bugün Berry, Mayıs’ta 15 olan kızları Noelle ve Marja ile Nieuwerkerk’de yaşayan başarılı bir fotoğrafçıdır.

Vücut geliştirmeden emekli olup tekrar memleketinde yaşamak Berry’nin hayata farklı bakmasını sağladı. Onun için en önemli şeyin halen kurmaya devam ettiği aile çemberi ve arkadaş çevresi olduğunu her zamankiden daha fazla anlamasını sağladı. Bu yeni bakış açısıyla, kendisinden 4 yaş büyük olan ablası Monica ile ilişkileri daha da güçlendi.  “Her zaman yanımda oldu,” diye anlatıyor. “Yalnızca vücut geliştirme günlerimde değil, ondan çok sonra daha da yakınlaştık. Böyle bir desteğe sahip olduğum için çok şanslıyım.”

BAŞARI-ÖYKÜSÜ22

Hala kusursuz resmin peşinde koşuyor ama bu günlerde odak noktası vücudu değil. “Vücut geliştirmeye kendimi %100 verirdim ve artık sona erdiğinde hayatımdaki o %100’lük boşluğu dolduracak bir şey bulmam gerekti. Fotoğrafçılık bunu sağlıyor. Konseptten hazır ürüne, tüm resimlerde o yüzde yüzlük mükemmellik arayışı halindeyim. “Bakalım neler yapabileceğim,” şeklinde yaklaşamıyorum. Muhtemelen asla büyük bir iş adamı olamazdım, çünkü “Maddi ödül gösterilen çabanın yalnızca belli bir yüzdesini karşılıyor,” diyemem. Kendimi ya yüzde yüz veririm ya da hiç.”

Formda kalmak için hala haftanın 2-3 günü antrenman yapıyor. “Antrenman yapmak tıpkı dişlerimi fırçalamak gibi hayatımın bir parçası,” diyor. “Hayatım boyunca yapacağım bir şey. Formda kalmak için antrenman yapıyorum – yüksek tekrarlar, setler vb. Formda ve canlı hissetmemi sağlıyor.  Bir antrenman partnerim var, adı Wout Tras ve saat gibi düzenli buluşuyoruz. Kendisi 1979 yılında birlikte çalışmaya başladığım adamdır. 2 sene önce beni aradı ve “Berry, bir spor salonu açtım- haydi yine birlikte çalışmaya başlayalım,” dedi. Hala sporu takip ediyor mu? “Yalnızca büyük yarışmaları,” şeklinde yanıtlıyor. “Daha simetrik fiziklerin standart olarak tanınması yönünde bir hamle olduğundan Dexter Jackson’ın Olympia’yı kazanmasına sevindim.”

Peki kusursuz resmi hiçbir zaman tamamlayamadığı için aldatılmış ve mutsuz hissediyor mu? “Eskiden bana, “Neden vücut geliştirme çalışıyorsun?” diye sorarlardı. Ben de “Kusursuz resmi yaratmaya çalışıyorum,” diye cevap verirdim. Bugün ise, “Neden fotoğraf çekiyorsun?“ diye soruyorlar. Ben de “Kusursuz resmi yaratmaya çalışıyorum,” diye cevap veriyorum. Gülüyor, “Bir şeyler ne kadar değişirse o kadar aynı kalıyor.”


BAŞARI-ÖYKÜSÜ23

VİZYON DOKUZ:

BÜYÜK RESİM

Röportajı bitirmeye başlıyorum ama Berry bir şey eklemek istiyor. “Daha önce mutsuz olup olmadığımı sordun ve buna gerçekten cevap vermedim. Beni tam olarak anlamak istiyorsan, şunu anlamak zorundasın. Eğer kusursuz vücut geliştirme resmini yaratmış olsaydım veya kusursuz fotoğrafı yaratmaya devam edersem, bu edinimler tek başına hayatta başarılı olduğunuz anlamına gelmez. Hayatta bir hedefinin olması önemlidir, ancak bir hedeften daha önemli olan şey ise o hedefe doğru yürümektir; hayatta ilerlerken yolda tecrübe ettiklerinizdir. Vücut geliştirme ve fotoğrafçılık benim için önemliydi ve hala önemli, ancak onlar yalnızca hayatımın zeminidir.”

“Hayatta bir hedefinizin olması önemlidir, ancak bir hedeften daha önemli olan şey ise o hedefe doğru yürümektir, hayatta ilerlerken yolda tecrübe ettiklerinizdir.”

Devam etmeden önce duraksıyor, “Öyleyse mutlu muyum? Mutluluk nedir? İlk başta tatmin olmaktır ve sizin verdiğiniz ve aldığız biçimde etrafınızda sevgi olmasıdır. Öyleyse evet, mutluyum. Hayatımın aşkı olan Marja’ya sahibim ve 1994 senesinde Noelle hayatımıza girdiğinde varlığımıza pek çok açıdan gerçekten güzel bir şeyler kattı. Şimdi tam bir hanımefendi olan 15 yaşındaki Noelle’ye sahip olmak hayatımda öyle pozitif bir etki yarattı ki [sesi hafiften tizleşiyor] , gördüğünüz gibi onun hakkında konuşurken duygusallaşıyorum. Eğer vücut geliştirmenin tek başına beni mutlu edeceğini düşünseydim, sanıyorum ki muhtemelen kuad kaslarını bacağının bir yanında öbür yanına atmanın beni gerçekten ama gerçekten önemli biri yaptığını düşünen bir insan olurdum.”

 

 

YORUMLAR

WORDPRESS: 0